3 Ocak 2013 Perşembe

Ölümden sonra yaşam var mı? (1)

            Ölümden sonra yaşam var mı?

            Ara ara takarım bu meseleye... Beş on senede bir gelir bana... İnandığım ya da en azından bir süredir hayatımı duygusal anlamda sakin geçirmek için dayandığım inanç kalıbımı veya düşüncelerimi geçiştirme halimi zorlama zamanı gelmiş demektir.
           Önce bir karanlık başlar, sebepsiz, tarifsiz bir huzursuzluk. İnsan ruhuna en büyük işkence belirsizliktir. Bu hayatın nerede devam edeceğine ya da tümüyle son bulacağına dair varolan inancınız, huzurunuzun da garantisidir. Araf'ta kalmak Cehennem'den de beterdir.

            Öte yandan ezbere bir huzur için varoluşumu hiç sorgulamadan, sunulan kalıplar içinde bir ömür geçirmenin de ruhuma ihanet olduğuna inanırım. Bu sebeple zaman zaman karanlıklarda kalmayı, ruhumu ölüm uykusuna yatırmaya tercih ederim.

              Ölümden sonra yaşam var mı? ya bağlayacağım tekrar. Ne zaman kaybolsam yeterli bir süre karanlıkta kaldıktan sonra bir ışık belirir.

             Bu kez o ışık hayatımın ölümle ilgili gidiş-gelişlerle dolu tüm safhalarını aydınlattı diyebilirim.

Jung'un çizdiği bir mandala
              Ve yine Carl Gustav Jung... Yazdığı ne varsa okuduğumu sandığım bu adam kendi hayatını anlatmış ve ben bunu yıllar sonra keşfediyorum. Bu durumun olanaksızlığına bakarak, evrendeki ilahi zamanlamaya bir kez daha hayran kalıyorum. Bunca zaman, bugün kendime sorduğum sorunun yanıtı olarak karşıma çıkmayı beklemiş. Ayrıca daha önce sorduklarımı da yanıtladığını anlayabilmem için o sürenin geçmesi gerekiyormuş, bu yüzden saklanmış. Unutmayalım ki bir kitap sadece bir kitaptır. Onu 'bilgi' haline getiren, okuyucunun kendi zihninde açtığı kapıdır.

               En başından başlamalı çocukluktan. Bize anlatılan ve öğretilenler hayatımızın ilk düşünce nüvesidir. Çocukluğa saplanıp kalanlara da selam olsun bu arada.... Çünkü mesele dönüp dolaşıp buralarda bir yere bağlanacak. Fakat aslolan hedefe varmak değil yolculuktur. Anlayışı, farkındalığı geliştiren, hayatın sunduklarına katkı sağlamayı mümkün kılan, yolculuktur.

             Başlangıçta herşey kimi tablolarda resmedildiği gibiydi, beş altı yaşlarındaydım. En tatlı yeşilin en yumuşak maviyle harmanlanıp uçsuz bucaksız düzlükler şeklinde uzanırken yer yer kristal akan derelerce yarıldığı; ağaçların sonsuz doğurganlığın bereketiyle envai çeşit meyveler sunduğu ve hurilerin etrafımızda pervane olduğu -ki ben lüle lüle saçlı, kanatlı küçük melekleri her zaman hurilere tercih etmişimdir- bir yer bulunduğuna ve bunun da babaannemin bana anlattığı Cennet olduğuna inandığım yıllardı...  Ruhumun en çok burada huzur bulduğunu itiraf etmeliyim ama yolculuk kaçınılmazdır. Tası tarağı toplayıp Cennet'ten çıkmak zorundaydım.

           Jung hayatımın bu safhasını şöyle yorumladı bana ya da ben öyle anladım:

         "Biz ölümden sonraki yaşamla ilgili mitimizi, bilinçdışının ani ortaya çıkışları ve düşlerdeki ipuçlarına dayandırabiliriz. Bu değinmelere, kanıt bir yana bir bilgi değeri bile yüklememiz olanaksızdır ama buna karşın bunlar mitleri genişletmek için uygun kanıtlardır. Araştırıcı zihnin canlılığı için vazgeçilmez olan hammaddeyi sağlarlar. Mitsel imgelerin ara dünyasını kesip attığınız zaman zihin kuramsal katılıklara kurban düşer. Buna karşın mitlerle fazla uğraşmak zayıf ve etkiye açık zihinler için tehlikelidir. Çünkü bu tür zihinlerin belirgin olmayan göndermeleri somut bilgi sanmaları ve yanlızca fantaziler üretmeleri olasılığı vardır."
                                                                  C. Gustav Jung-  Anılar, Düşler, Düşünceler

          Doğanın bereketini teklifsizce sunduğu Cennet gibi yerlerin yeryüzünde de varolduğunu, buna karşın insanların Cennet yerine bilinçli olarak Cehennemi tercih ettiklerini farkettiğim anda düşlerim paramparça oldu. Bilinçaltının karalık dehlizlerine ilk düşüşümdür o yıllar...
         Tümü tek bir yazıya sığmaz, devamı gelecek.

1 yorum:

  1. Soruna cevap hem var hem yok.
    İnsanlarin atomlari taprakta, böceklerde havada vs. sonunda gene insanin içinde oluyor. Tabi bu başka yaşamak

    YanıtlaSil