15 Şubat 2013 Cuma

Cesaretin Var mı Aşka?


             

        Bir arkadaşımdan duyduğuma göre insanlar 14 Şubat'ı yalnız geçirmemek için eski sevgilileriyle barışıyorlarmış. Görünüşte bu derece heveslisiyiz aşkın. Aşk ikili ilişkilere giriş kapısı...  Süslü bir paket... Kırmızı bir kalp... İkiliyi sonraki adımlara ikna ediveren hipnotik bir etki...  Oysa insanın programlı olduğu asıl hedef bir ilişki yaşamaktır ve bu bölüm aşk kadar parlak kırmızı değildir. İlişkiler insanlara kendilerini gerçekleştirme olanağı bulacakları yakınlıkları sağlar. Rollo May*'e göre 'yakınlık' 'cesaret' gerektiriyor. Cesaret (ingilizce ve fransızca courage) sözcüğünün,   'kalp' anlamındaki  fransızca 'coeur' kelimesiyle aynı kökten geldiğini biliyor muydunuz? 'Yüreklilik' derler bizde... Kalbin pompaladığı kanla nasıl tüm beden işlerlik kazanıyorsa cesaret de psikolojik erdemleri olanaklı kılar, diyor Rollo May.
           Evet yakınlık cesaret gerektiriyor çünkü risk kaçınılmaz. Bir ilişkinin bize nasıl etki edeceğini daha baştan bilemiyoruz.

        " Kendimizi gerçekleştirirken gelişecek miyiz, yoksa yıkılacak mıyız? Emin olabildiğimiz tek şey, eğer kendimizi ilişkiye iyisine, kötüsüne tüm varlığımızla bırakırsak bundan etkilenmeksizin çıkamayacağımızdır"Rollo May, Yaratma Cesareti, Metis


        Gelin artan yakınlığı açalım biraz. Evlilik, beraberinde getirdiği akrabalık ilişkileri, bunun beraberinde getirdiği yeni yakınlıklar, yeni meydan okumalar, yeni mücadeleler ve yeni denge arayışları. Ayrıca ekonomik ortaklık, ailenin geleceği, evin düzeni, genişleyen aile içinde artan sorumluluklar. Derken ikiyken üç olmak, sonra belki dört, sonra belki beş... Çocukların bakımı, onların geleceği, güvenliği, evin çekip çevrilmesi, giderek kısıtlanan kişisel zamanlara karşın aile içinden artan adanmışlık talebi... Stres, baskı, çatışmalar, ayrı düşmeler, belki küsmeler, belki kavgalar...
       Bunların yanında her aşılan sınavın ardından kendini gerçekleştirmiş olmanın verdiği tarifsiz haz, güçlenme hissi, paylaşmanın dünyaya karşı 'bir' olmanın verdiği huzur duygusu, aile ikliminin yarattığı  güven ve sıcaklık da var elbette.
       Ama "iyisi mi ben bu işlere hiç bulaşmayayım" diyenler gittikçe çoğalıyor günümüzde. Ya da bir tarafımız aşk, yakınlık ararken bilinçaltımız yakın çevreden ya da kendi ailemizden izlediğimiz güçlükleri gizli gizli servise koyuyor. Farkındalığımız düşükse kısmetimizin kapalı olduğu sonucuna varıyoruz hemen.

            "Yakınlık için gereken cesaretin kamçılanmasına engel olmak için günümüzün yaygın pratiği sorunu gövdeye kaydırmak. Onu basit bir fiziksel cesaret haline getirmek. Böylece insanlar bir ilişkinin daha tehlikeli olan yapısından kurtulmak için hemen yatağa atlayarak kısa devre yapıyorlar."✍ Rollo May, Yaratma Cesareti, Metis

        Fakat bütün araştırmalar yakınlık içermeyen seksin süreklilik kazanması halinde kişiyi boşluğa sürüklediğini gösteriyor. Çünkü yüzeysel ilişkiler her ne kadar kişinin bağımsızlığını riske etmeyen konforlu ve keyifli bir ortam sunsa da özünde insan tabiatı bununla ilgilenmiyor. Çünkü her insan kendini gerçekleştirmeye programlıdır. Kıyıdan seyretmek kesmiyor insanoğlunu, suya atlayıp yüzmedikçe yaşadığını hissedemiyor. Gittikçe bireyselleşen insanın en büyük korkusu incinmek. Oysa incinmeyi göze almadan yakınlık kurabilmek mümkün mü? Hangi ilişkiniz (sevgili, arkadaş, anne-baba, vs) size dört mevsim gül bahçesi sundu bugüne kadar?

         İşte bütün bunları bildiği halde, aşkın bir tuzak olduğu apaçık ortadayken dün dünyanın dört bir yanında Ademler ve Havvalar aşkı kutsadılar  bir kez daha. Ekonomik sömürü boyutuyla ilgilenmiyorum, çarşı pazar vaziyetlerimizin doğal bir uzantısı bu, ama aşk konusunda hâlâ samimi ve hâlâ gönüllü insanoğlu. Kimbilir kaç kadın evlenme teklifi aldı dün? Romantizmden sarhoş olan kaç erkeğin aklına bağlanma fikri düştü?
        Bugün 15 Şubat, kırmızı kalpler, çikolatalar, güller, aşk şarkıları dünde kaldı. Şimdi sor bakalım kendine 'her geçen gün artan bir yakınlıkla' Cesaretin Var mı Aşka?



*Rollo May(1909-1994), varoluşçu psikolojinin önde gelen isimlerindendir. Dünyanın en ünlü psikiyatristlerindendir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder